Aydınlansam mı ne? :)

Çekim yasası – sonunda çözdüm galiba! Hele şükür yani..

Reklamlar

Esther Hicks’in “Yeterki isteyin” kitabını okudum ve çekim yasasını sonunda kavradım galiba. Birçok güzel şeyler yazalıydı, ve buradaki sadece bir kısmının özeti.

Anladığım kadarıyla şöyleymiş:

– Her düşüncenin kendine özgü bir titreşimi ve enerjisi varmış.

– Titreşim bizim benliğimize/aslımıza uyarsa, kendimizi çok iyi hissediyormuşuz ve keyfimiz yerinde oluyormuş.

– Eğer uymuyorsa, kendimizi kötü ve berbat hissediyormuşuz (biraz fazla siyah, beyaz oldu ama, artık grileri, morları siz ekleyiniz bir zahmet :)

– Kendimizi berbat hissetmemiz aslında çok iyi bir ölçüymüş. Hemen farkına varıp, buna sebep olan düşünceyi/titreşimi daha hoş bir düşünceye değiştirmemiz mümkünmüş.

– Eğer berbat hissettiren ufacık bir düşünceye izin verirsek, Çekim Yasası devreye geçip o düşüncenin titreşimine uygun benzeri düşünceleri getirirmiş bize ve titreşim gittikce daha da güçlenir ve kuvvetlenirmiş (ayva’yı yedik yani).

– Berbat düşünceden sıyrılmak için tam 17 saniyelik bir süremiz varmış. 17 saniye içinde titreşimi güzel bir düşünceye geçebilirsek, ne ala. Bunun için hoşumuza giden, sevdiğimiz bir şeyi/olayı/insanı düşünmek kafiymiş – ya da istemediklerimizi değil, istediklerimizi düşünmek.

Yani şöyle:

Düşünce – “İşimden nefret ediyorum”

Hislerim- gıcıklık, sinir, şimdi patlıyacam, tutmayın beni..

17 saniye içinde kendime şunları diyebilirim yerine – “Ne güzel olurdu, kafa dengi insanlar ile çalışsaydım, yaratıcı bir işte çalışsaydım, kabiliyetlerim takdir edilen bir yerde, maaşımın yaptığım işe uygun olan bir yerde.”

Aslında çok basit di mi?
Etrafımdaki yakınlarıma 17 saniye sürecini anlattım ve sağ olsunlar, ağzımdan negatif birşey kaçırdığımda aksatmadan hatırlatıyorlar.

Yok, hayır yakınmıyorum… ;)

Reklamlar

Reklamlar