Pazar günleri dünyanın dört bir yanında yaşayan arkadaşlarım ile İnternet üzerinden görüntülü çağrı ile buluşuyoruz. Normalinde görüşmeleriz bir buçuk, iki saat arası sürüyor ve bu arada birbirimize koçluk yapıyoruz.
Bir gün yine buluştuk ve aklımı kurcalayan bir korkumu paylaşıp onların bakış açısını dinlemek istedim. Olur ya, onlar da aynı korkuyu paylaşıyorlardır. Birbirimize destek oluruz. Ve hakikaten konu tam benim paylaşmak istediğim yöne doğru akmaya başladı. Fırsatı yakalayıp konuşmaya başladım ve nedense bağlantı bozuldu, dondu. Dediğimi tekrarlamak zorunda kaldım. Ve yeniden bozuldu. Kısacası ne zaman korkum hakkında konuşmaya kalksam bağlantı kötüleşti. Aman neyse dedim ve paylaşamadan başka konulara geçtik. İşin ilginç yanı bu konudan önce ve sonrası bağlantı süper idi.
Çekim yasasında istemediğin şeyler hakkında konuşma deniyor ya. Neye ve kime dikkatimizi verirsek o hayatımızda büyür ve daha fazla yer almaya başlar. Eğer istemediğim bir şeyin etkisini ufaltmak istiyorsam yani, bozulmuş plak gibi tekrarlamamam gerek. Bunun bal gibi farkındaydım tabii ki. Sanki aklımca paylaşınca rahatlayacaktım.
Ertesi gün Youtube’a girdim ve gözüm tavsiyelere kaydı. Hani ‘şimdiye kadar bunları izlemiştiniz, bir de bunu deneyin hoşlanırsınız’ der ya Youtube. Bana o günkü ilk tavsiyesi İngilizce bir videoydu ve başlığı: ‘Sakın ama SAKIN ASLA bir daha bu konu hakkında konuşma!’
Hani var ya! Gel de gülme. Evren kadar komik birşey olamaz. Hani, hala anlamadıysan dermiş gibi.. Anladım, tamam, söz :)